20 Şubat 2009 Cuma

döner miyiz yine eski günlere?

bikaç sene önceydi, bişeye kızmamıştım, küsmemiştim. biraz soğumuştum. önce gitmemek için bahaneler uydurdum. gitmedikçe daha da soğudum. sonra adını bile duymak istemedim. kimse sorsun istemedim. sorduklarında cevap vermedim. şaşaalı geçmişimin heyecan yaratan bi parçası olarak öylece kalsın istedim. bazen onunla ilgili bişeyler buluyordum evde, kitaplıkta, sehpanın üstünde, eski gazetelerin ya da faturaların arasında; hoşuma gitmiyordu. sonra bi gün bi kağıt geldi. normalde kağıtları severim ama bunu sevmedim. devletten geliyordu. işin resmileşmesi gerekiyormuş. koskoca devlet, oturup bana “artık bitti” yazmış. o an biraz sıkıntı bastı ama sonra alıştım. sanki hayatımda hiç olmamış gibiydi.
sonra tam unuttuğum sıra telefonlar gelmeye başladı, “af dile, geri dön” diye. af dilemeyi zaaf sayanlardan olmadım ama ben “ben af dilemem, affederim” dedim. tuhaf kaçtı. “affederim ama unutmam” dedim. külliyen yalan; iki sene sonunda bildiğim herr şeyi unutmuştum. sonra master tezi ne işime yarar diye düşündüm. ha bu arada tezden bahsediyordum, bişeyden bahsederken aslında bişeyi ima etmek gibi ucuz, böylesine dandik, böylesine sefil bi numaraya başvurmak istemezdim ama kendiliğinden gelişti. neyse. af çıkartmışlar. üniversitelerin müşteri toplamak için düzenli olarak uyguladığı bi taktik. peki bu para tuzağına kapıldım mı? elbette. çünkü nedenlerim vardı. işte master yapmak için 5 güzel neden :
- cv’de şık durur.
- sayesinde işten kaytarılır.
- bitirince maestro olunabilir.
- kardeşimiz yanınızdayken bakkala gitmemek için akademik bir gerekçemiz olur.
- toplu taşıma pasoyla daha güzeldir.

Hiç yorum yok: